T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2495
KARAR NO : 2019/2466
BAŞKAN : İLKNUR ARSLAN (32165)
ÜYE : CEMİLE ÇALIŞGAN (34914)
ÜYE : FİGEN BOY (37459)
KATİP : MUSTAFA KALKAN (116539)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 35. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI : 2017/230 Esas - 2019/157 Karar
DAVACI : .............................
VEKİLLERİ : Av. ÇİSEM ÖZOĞUL TEMUR
Av. BÜLENT MUGAN
Ziya Gökalp Caddesi 30/21 Kızılay / ANKARA
DAVALILAR : ....................
VEKİLLERİ : ...............
DAVANIN KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan)
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işverenlik bünyesinde Rusya’da bulunan şantiyelerinde 31.05.2013-30.06.2016 tarihleri arasında kaynak, tesisat ustası olarak çalıştığını, ücretinin 2.000,00 USD olduğunu, ücretinin 200,00USD'nın avans olarak elden, kalan kısmının adına kayıtlı banka hesabına yatırılarak ödendiğini, davacının mesai saatlerinin Pazar günleri dahil her gün 07:00-21:00 saatleri arasında olduğunu, davacının birer gün dini bayramlarda, 1 gün yılbaşında izin kullanması dışında ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını, davalı işveren tarafından 3 öğün yemek barınma imkanlarının sağlandığını, davacının birden fazla üst üste iş akdiyle çalıştığını, davalılar arası organik bağın mevcut olduğunu, davalıların kurucularının, Rusya’da bulunan adreslerinin, yönetim kurulu üyelerinin aynı olduğunu, davalı .............. firmasının diğer davalıyla aynı tüzel kişilik içerisinde Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, davalılara karşı ikame edilen Yargıtay denetiminden geçen dosyalarda her iki şirket arasında organik bağ olduğunun kabul edildiğini, Ankara 19. İş Mahkemesi’nin 2013/818E. 2014/1552 K. sayılı ilamıyla verilen karada davacıya ait dosyada 06.05.2014 tarihli bilirkişi, 02.12.2014 tarihli ek bilirkişi raporlarında, tüm dosya kapsamında davalılar arası organik bağ bulunduğuna ilişkin hüküm kurulduğunu, davacının iş akdinin davalı işverenler tarafından nedensiz, haksız, bildirimsiz olarak işçilik alacakları ödenmeden feshedildiğini beyanla fazlaya dair haklarını saklı tutarak; 1.000,00 USD kıdem tazminatı, 1.000,00 USD ihbar tazminatı, 500,00 USD fazla mesai, 100,00 USD hafta tatili, 100,00 USD ulusal bayram ve genel tatil alacağı olmak üzere toplam 2.700,00 USD alacağının iş akdi fesih tarihinden itibaren USD mevduatına en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir.
Davalı................ şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş kur Hizmet Sözleşmesiyle davalı iş yerinde istihdam edildiğini, işçilik alacaklarının Rusya Federasyonu Kanunlarına tabi olduğunu, davacının davalı işveren bünyesinde yurt dışında çalışmasından dolayı Sosyal Güvenlik Kurumunda kayıtlarının bulunmadığını, davacının ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma ücretlerinin ancak çalışılan ülke mevzuatına tabi olabileceğini, yurt dışında çalışan işçilerin ülke mevzuatına göre fazla çalışma, hafta tatili ücreti aldığını, davacının hak kazanıp davalı işveren tarafından ödenmeyen hiçbir ücret alacağının bulunmadığının bordrolarla sabit olduğunu, davacının tüm alacaklarını eksiksiz aldığına dair davalı işverene ibra ettiğini, davalı iş yerinde proje kapsamında belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan davacının iş akdinin projenin sona ermesi sebebiyle kendiliğinden sona erdiğini, davacının proje kapsamında işin bitmesi halinde çalışma ilişkisinin sona ereceğinden haberdar olduğunu, davacının kıdem, ihbar tazminatına hak kazanmadığını, davacının davaya konu alacaklarının zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ......................... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının çalışmalarıyla davalı iş yerinin ilgilisinin bulunmamasından dolayı davalı işverenin kayıtlarında sunabileceği bir bilgi, evrakın olmadığını, davacının davalı iş yerinde çalışıp ücret almadığından kümülatif bir matrahının da bulunmadığını, davalı işverenin bu davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın husumetten reddini talep ettiklerini, yurt dışında çalıştığı iddia edilen işçinin Türkiye'de davalı işverenle bağının bulunup, bulunmadığının anlaşılması için İş Kur Hizmet sözleşmesinin ilgili kurumlara müzekkere yazılarak incelenmesini talep ettiklerini, davacının davalı iş yerinde çalışmadığından son ücretinin bilinmediğini, davacının iddia ettiği tarihlerde Türkiye'de olup, olmadığını, Türkiye'de sigortalı bir işte çalışıp, çalışmadığının anlaşılması için Sosyal Güvenlik Kurumu'na müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, Türkiye'deki sigortalılık sürelerinin yurt dışında çalışma iddialarından mahsubu talep ettiklerini, davacının davaya konu alacaklarının zamanaşımına uğradığını talep etmiştir.
Mahkemece; özetle "...davalı işveren tarafından iş akdinin haklı neden olmaksızın feshedildiği, dinlenen tanık beyanlarına göre tanıkların fesih konusunda net bir beyanlarının olmadığı, davalı işveren tarafından da iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatını hak etmeyecek şekilde haklı nedenle feshedildiği konusunda ispat külfetinin yerine getirilmediği, dolayısıyla iş akdinin davalı işverence haklı neden olmaksızın feshedildiği, dosyaya sunulan deliller, tanık beyanları doğrultusunda alınan bilirkişi raporu esas alınarak alacakların hüküm altına alınması gerektiği" belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu; davalılar süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı ............................ şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada Türk Hukuku'nun uygulanamayacağını, davacının belirli süreli hizmet sözleşmesiyle çalıştığını, alacaklarının ödendiğini, fesih gerçekleşmediğinden kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, proje bazlı ve belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştığını, ayrıca kıdem tazminatı tavanı kamu düzenine ilişkin olup döviz olarak talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının hizmet süresinin hatalı hesaplandığını, 14.11.2014 - 14.05.2015 tarihleri dışında müvekkili şirkette çalışmadığını, yurtdışı giriş çıkış kaydının tek başına hizmet süresini tespitte yeterli olmadığını, çalışmalarının yurtdışında geçtiği dikkate alındığında net ücretin brüt ücrete çevrilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üç öğün yemek ve barınma bedeli olarak 150 USD'nin hükme esas alınması gerektiğini, 210 USD kabulünün hatalı olduğunu, emsal ücret araştırması ve tanık beyanlarına göre ücret tespitinin doğru olmadığını, imzalı bordrolar dikkate alınmadan hesaplama yapıldığını, davası olan tanık beyanlarına itibar edilerek alacak kalemlerinin hesaplanamayacağını, Rusya'da çalışan işçilere Türk ulusal bayram ve genel tatil günlerinde izin verilmesinin mümkün olmadığını, hesaplama yapılacaksa Rusya'da ulusal bayram ve genel tatil günlerinin dikkate alınması gerektiğini, kaldı ki bu günlerde de çalışma yapılmadığını, %30 hakkaniyet indiriminin az olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ........................ vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirket çalışanı olmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, Türk Hukuku'nun uygulanamayacağını, davacının diğer davalı bünyesinde belirli süreli hizmet sözleşmesiyle istihdam edildiğini, alacaklarının Rusya Kanunları'na göre ödendiğini, fesih gerçekleşmediğinden kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, kıdem tazminatı tavanı kamu düzenine ilişkin olduğundan döviz olarak talep edilemeyeceğini, davacının hizmet süresinin hatalı hesaplandığını, 14.11.2014 - 14.05.2015 tarihleri dışında diğer davalı şirkette çalışmadığını, yurtdışı giriş çıkış kaydının tek başına hizmet süresini tespitte yeterli olmadığını, çalışmalarının yurtdışında geçtiği dikkate alındığında net ücretin brüt ücrete çevrilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üç öğün yemek ve barınma bedeli olarak 150 USD'nin hükme esas alınması gerektiğini, 210 USD kabulünün hatalı olduğunu, emsal ücret araştırması ve tanık beyanlarına göre ücret tespitinin doğru olmadığını, imzalı bordrolar dikkate alınmadan hesaplama yapıldığını, davası olan tanık beyanlarına itibar edilerek alacak kalemlerinin hesaplanamayacağını, Rusya'da çalışan işçilere Türk ulusal bayram ve genel tatil günlerinde izin verilmesinin mümkün olmadığını, hesaplama yapılacaksa Rusya'da ulusal bayram ve genel tatil günlerinin dikkate alınması gerektiğini kaldı ki bu günlerde de çalışma yapılmadığını, %30 hakkaniyet indiriminin az olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Değerlendirme ve Sonuç;
İstinafa konu uyuşmazlık; davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, sözleşmenin belirli süreli olup olmadığı, hizmet süresinin tespiti, kıdem tazminatının döviz olarak hüküm altına alınması, aylık ücret tespiti, yemek ve barınma ücreti miktarı, hangi ülke hukukunun uygulanacağı, davalıların alacaklardan sorumlu olup olmadıkları, ulusal bayram genel tatil çalışma tespiti, hakkaniyet indiriminin miktarı hususlarına ilişkindir.
5718 sayılı Türk Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un “kamu düzenine aykırılık” başlıklı 5. maddesinde “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz gerekli görülen hâllerde Türk hukuku uygulanır” yönünde düzenleme bulunmaktadır.
İş Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk Hakkında Kanunu'nun 27. Maddesinde ise
“(1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgari koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir” kuralı öngörülmüştür.
Yurtdışında hizmet alanında faaliyet yürütmek için bulunduğu ülke mevzuatına göre işyeri açan ve işveren olan Türk vatandaşlarının, bu işyerinde çalışmak üzere Türkiye’den çalışmak üzere Türk vatandaşı gerçek kişileri işçi sıfatı ile götürdükleri ve bunun genelde Türkiye İş Kurumu vasıtası ile yapıldığı bilinmektedir. Ancak çoğu zaman Türk vatandaşı işçiler Türkiye bağlantılı şirketler vasıtası ile kurum kayıtları yerine getirilmeden turist vizesi ile çalıştırmak üzere götürülmekte ve yurt dışındaki ülke mevzuatı ile kurulan şirket işçisi olarak çalıştırılmaktadır. İş hukukunun emredicilik yönü ve işçinin korunması ilkesi uyarınca yabancılık unsuru taşıyan bu tür uyuşmazlıklarda Türk vatandaşı olan işçinin kamu düzeni de dikkate alınarak yurt dışına gönderilmesinde gönderen kişi ya da şirketin yurt dışındaki yabancı şirket ile arasında organik bağda bulunması halinde Türkiye’de kişi veya kişiler işçinin işvereni kabul edilerek sorumlu tutulmaktadır.Belirtilen yasal ve hukuksal gerekçelere göre davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu dosya içerisinde mevcut belge içeriklerinden anlaşıldığından uyuşmazlığın Türk Hukuk mevzuatına göre çözümlenmesinde ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 2016/20944 E. - 2016/21867K. sayılı kararı ile de aralarında organik bağ bulunduğu sabit olan davalı şirketlerin birlikte sorumlu tutulmasında yasaya aykırı yön görülmemiştir.
İşveren, tespit edilen temel ücretin fahiş olduğunu ve yabancı para cinsi üzerinden belirlenen net ücretin brüte çevrilmesinin yasal dayanağı bulunmadığını ileri sürmüştür. Emsal ücret araştırma sonuçları ve tanık anlatımı içeriğine göre mahkemece kabul edilen temel ücret ile yemek ve barınma ücretinin dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği görülmektedir. Ayrıca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanun gereğince Sosyal Güvenlik Anlaşması imzalamamış ülkerde çalışmak için Türk işverenlerce götürülen Türk işçilerin kısa vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası primlerinin işverenleri tarafından Türkiye ödenmesi gerekmektedir. Türkiye - Rusya Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 15/c maddesinde " Ödeme, işverenin diğer akit Devlette sahip olduğu bir iş yerinden veya sabit bir yerden yapılmazsa yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir " yönünde düzenleme bulunmaktadır. Somut uyumazlıkta, davacının ücretlerinin Türkiye'de ödendiği sabitti, ücret gelir vergisine tabi olduğundan net ücretin brüte çevrilmesinde de isabetsizlik yoktur.
Türk Borçlar Kanunu 99. maddesinde ‘Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.’ hükmü düzenlenmiştir. Yasal düzenleme ve davacı talebi uyarınca ödeme günündeki rayiç üzerinden ödenmesine dair hüküm yasaya uygundur.
Davacı tarafça yapılan işin niteliği ve çalışmanın süreklilik arzetmesi nedeniyle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşme olduğu, iş bitimi nedeniyle gerçekleştirilen feshin haklı nedene dayanmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı sabittir.
Dosyaya ibraz edilen çalışma belgeleri ve yurda giriş çıkış kayıtları gereğince belirlenen hizmet süresinde ve Türk Hukuk sistemine göre belirlenen ulusal bayram genel tatil çalışma tespitinde, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili alacaklarına % 30 oranında takdiri indirim yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun olup bir hata bulunmamaktadır. Davalılar tarafından açıklanan hususlarda ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir.
Buna göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte, mahkemece kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olup, ancak Dairemizce yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK.nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kararın hüküm kısmının ihbar tazminatının miktarı yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 7.037,56 TL istinaf harcından davalı Renaissance şirketi tarafından yatırılan 1.759,39 TL, davalı Rec şirketi tarafından yatırılan 1.759,39 TL olmak üzere toplam 3.518,78 harcın mahsubu ile bakiye 3.518,78 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının anılan davalılara iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın kanun yollarından geçerek kesinleşmesi halinde talep halinde kesinleşme şerhi ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24.10.2019 tarihinde, ilk derece mahkemesinin karar tarihi dikkate alınarak, 6100 sayılı Yasa'nın 361. maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
Gerekçeli Kararın Yazıldığı Tarih: 28/10/2019
İlknur ARSLAN Cemile ÇALIŞGAN Figen BOY Mustafa KALKAN
Başkan Üye Üye Katip
32165 34914 37459 11653
Mustafa Kemal Mah. Maidan İş ve Yaşam Merkezi 2118. Cad. C Blok No:20 Çankaya/ANKARA | |
0312 430 57 97 | |
info@muganhukuk.com |